Ankara Dosyası Vol.1

2012 benim için tek kelimeyle ''tuhaf'' geçti. Yıla kötü başladım, bel fıtığı oldum, kayıt dondurdum, yazın evde boş boş otururken pasta kurabiye işine sardım, tatile çıktım, okula geri döndüm, hastalandım, dövme yaptırdım derken yılı bitirdim. Bütün bunların yanında, esas tuhaf olan dört yıldır ağlaya ağlaya gittiğim Ankara'ya bu yıl resmen aşık oldum. Sokak sokak gezesim, her yerini keşfedesim tuttu. Fırsat buldukça çıkabiliyorum ancak, kayıt dondurduğum için bu yılki derslerim haddinden fazla malesef, ancak nefes alabiliyorum, o da saatlerle sınırlı zaten.
Yakınmayı bırakayım artık, o sayılı saatleri fırsata ve eğlenceye, keşfe ayırıyorum bu yıl. Ankara'yı keşfe çıkıyorum.
Bu ve bundan sonraki muhtemelen 10-20 post Ankara ile ilgili olacak, şu online dünyaya bir miras bırakayım ben de. Yıllar sonra bakar birileri belki ;)
Buyrun efendim:


 Ankara'nın meşhur sokaklarından Karanfil Sokak'tayım, Eylül'ün tarafına doğru gidiyorum, sağ köşede, büfenin arkasında, bu kalabalığa rağmen kendince sakin kalabilmiş bir yer var: Cafem. Kızılay'daysam uğradığım yerlerden başlıcası, ki çok Kızılay'a inmiyorum, kalabalıkları sevmiyorum çünkü, hem de hiç.

 Ağaçların arasına konumlanmış büyük bir kafe burası. Bahçesi oldukça geniş, içerisi de gayet büyük. Cafe-Bistro hizmeti veriyor, kahvaltı ve bazı fast food çeşitleri de var, yemekler gayet güzel, fiyatları da makul. En güzeli personeli kibar ve servis hızlı.

Burası bahçesinin bir kısmı, arka tarafımda kalan yerde de bir on kadar masa var, kışın da dışarda oturabilelim diye dev ısıtıcılar var ( kabul, itici duruyor biraz :))

Damla sakızlı Türk kahvesi!!! Damla sakızına alışınca klasik kahveyi resmen içemez oldum, yok böyle bir lezzet diyorum :)
Kahve bu şekilde servis ediliyor, taze ve çok lezzetli. Öyle içine kokutmak için azıcık sakız konmamış, gayet yoğun bir şekilde alıyorsunuz sakızı da kahveyi de :)

Yarın bir başka lezzet noktasında görüşmek üzere, ben gidip bir kahve içeyim en damla sakızlısından ;)
hoş kalın...